Bedesten (Bezzarlar Hanı)
Eşrefoğlu Süleyman Bey Camii'nin kitabesine bakarak cami açılırken yani 1299'da bu eserin yapımının da tamamlandığı söylenebilir. Osmanlılar zamanında yeniden yapılırcasına onarılmıştır. Bir süre öncesine kadar harabe halinde iken, 1975'te Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir. Türk taş işçiliğinin en seçkin örneklerinden biri niteliğindedir. Anadolu'daki en eski bedestenlerden olup, ayakta kalmış bir yaşıtını bulmak oldukça zordur. Bu özelliğiyle Osmanlı bedestenlerine örnek olmuştur. Bugün yeniden bakımsızlığa terk edilen bu nadide yapı mutlaka değerlendirilmelidir. Kitabe batıya açılan kapının üstündeydi" O dönemde harabe halinde olan yapı, restore edildikten sonra eski güzel görüntüsüne yeniden kavuşmuştur.
Bedesten bugünkü haliyle 28 m uzunluğunda ve 21 m eninde olup, dikdörtgen şeklindedir. Çevresinde otuz dön tane dükkan vardır. Batıdaki ana kapı dışında, doğu ve güney cephesinde de kapılar vardır. Üzerinde altı adet kubbesi olup kubbeler iki büyük ayak tarafından taşınmaktadır. Kubbelerin üzeri kurşunla kaplı olup, tepe kısımlarında birer alem vardır. Benzeri kubbelerden kapıların üzerinde de vardır. Bedesten'le ilgili tespitlerimize son vermeden önce çok önemli bir noktaya da değinmek isteriz. O da tıpkı diğer tarihi eserler gibi Bedesten'in de çoğu zaman ihmale uğruyor olmasıdır. Örneğin 1930'lu yıllarda büyük ölçüde yıkılmış olan Bedesten'de bir kahvehanenin faaliyet gösterdiğini Memduh Yavuz Süslü yazmıştır. Dahası mahalle sakinlerinden öğrendiğime göre eser restore edilmeden kısa bir süre önce yani yıkık vaziyette olduğu dönemde taşları bir şirkete satılmış. Allah'tan yetkililer erken davranıp bu büyük ihmalin önüne geçmişler. Halbuki böylesine kıymetli bir eserin müze olarak değerlendirilmesi hususu ciddi manada düşünülmelidir.