Kubadabad Sarayı
Kubad adaleti yerine getiren, Abad da şenlenen yer manasına gelmektedir. Türkiye Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad, bir süre ikinci başkent olarak da kullanılan bu şehri Gurgurum bölgesinde kurdurmuştur. Kubadabad Sarayı gölün hemen yanında ve Anamas Dağı'nın eteklerindedir. Gölyaka Kasabası yakınlarındaki Tol mevkiinde bulunduğu için, halk arasıda Tolöreni olarak da bilinir. İbn-i Bibi'ye göre, Alaeddin Keykubat Kayseri'den Antalya'ya giderken, Konya'dan geçip, Beyşehir Gölü kenarındaki güzelliklere hayran kalmıştır. Bu sebepten olsa gerek av emir ve mimar Sadeddin Köpek'ten buraya bir saray yapması talimatını verdi.
Sultan II. Keyhüsrev'in İlhanlı elçilerini Kubadabad Sarayı'nda terslediği ve bunun sonucu olarak Moğallar'ın Anadolu'ya yönelik saldırılarının arttığı yönünde bilgiler vardır.
Ayrıca Baba ishak isyanı sırasında da II. Keyhüsrev'in burada olduğu söylenir. Bu harika yapının mimarı Sadeddin Köpek'in, Sultan II. Keyhüsrev'in emrine binaen Kubadabad'da öldürülmüş olması da kaderin acı bir tecellisi olsa gerek (1238) M. Zeki Oral'ın 1949'da çevrede araştırma yaparken bulduğu çini kalıntılarından sonra, 1956'da Mehmet Önder çalışmaları sürdürmüştür. Ne üzücüdür ki, Alaeddin Keykubad'ı kendine hayran bırakan bu coğrafyada inşa edilen Kubadabad, bugün virane olmuştur. Kubadabad'la ilgili değerlendirmemizi, Kız Kulesi Adası ile tamamlayalım. Burası haremlik ve tersane olarak da kullanılmıştır. Beş dekarlık bu tarihi alan, çok sayıda kuş türünü de barındırmıştır. Bugün için kuş türlerinde belirgin bir azalma olmuştur.