Anamas Dağı Hikayesi
Anamas Dağı Beyşehir Gölü'nün batısında olup, yüksekliği 2110 metredir. Bu dağın eteklerinde köyler vardır. Buralardaki halk geçimini diğer dağ köylüleri gibi odunculukla, hayvancılıkla sağlarlar.
Fakat çoğu fakirdir, kıt kanaat geçinebilmektedir. Böyle fakir ailelerden birinin küçük yaşta bir oğulları vardır. Annesi bunu daha o çağlarda hırsız lığa alıştırır. Çocuk, komşuların kümeslerinden tavuk bulur, tavuk çalar; yumurta bulur, yumurta çalmaya başlar.
Derken çocuk büyür, onunla beraber cürümler de büyür. Delikanlı artık tavukla, yumurta ile uğraşmaz; dağ başlarında yol kesmeye, adam soymaya alışır. Düpedüz eşkıya olur bu küçük tavuk hırsızı.
Mukadder akıbet onu da yakalar. Hükümet kuvvetleri tarafından sarılır, çaresiz kalınca teslim olur. Muhakeme edilir, işlediği suçlar bir bir sayılır. Karar acıdır: Eski tavuk hırsızı, yeni eşkıya asılacaktır!
Onu darağacının altına götürürler, son arzusunu sorarlar. Su ister, abdest alıp iki rekat namaz kılar. Namazdan sonra ellerini göğe kaldırıp Allah'a yalvarmaya başlar. "Yâ Rabbim, benim günâhım olmadığını bilirsin. Ben masum bir çocukken anamın zoru ile bu yollara düştüm. Yâ Rabbim, beni asma, anamı as. Ölüm korkusu ve heyecanı ile duasını yüksek sesle yapmaya başlayan delikanlıyı dinleyen ilgililer onun suçsuz olduğunu, asıl suçlunun anası olduğunu öğrenirler. Böylece delikanlı kurtulur. İşte, o günden sonra, delikanlının eşkıyalık yapıp yol kestiği dağlara anamı astan gelen Anamas adı verilmiştir.